Erzurum’da yatay mimari gerektiğine dair daha önce de birkaç kez yazı kaleme almıştım. Hatta bir keresinde deprem kuşağı üzerinde bulunuyor olmamız nedeniyle Erzurum için çok daha dikkatli olmak gerekir demiştim.
Herkesin dikkatini çektiği üzere depremde bir tek TOKİ konutu bile yıkılmadı. İnşaat sektöründe uzun yıllar faaliyet göstermiş olan bir aileden geldiğim için yapılara hayli aşinalığm vardır. Şunun altını özellikle çizmeliyim ki, yapıdan tasarruf edilemez! Yani maliyeti azaltmak için türlü yollar aramak yerine adam gibi yapılar yapıp. milli serveti heba etmemek gerekir diye düşünüyorum.
Yatay mimariye gelince.
Erzurum 25 bin kilometrekare yüzölçümüne sahip bir şehir, yani olabildiğince geniş bit şehir. Bu şehirde yapıları yatay tutarak genişlemek pekala mümkünken yerleşim yerlerini öbeklere dönüştürmenin hiçbir bir anlamı yok.
Ovaları tapula doldurmakta bir o kadar mantıksız bir girişim bence. Örneğin Dağ Mahallesi ve Şehitler gibi bölgelerde binlerce konut inşa edilerek şehir merkezi ıslah edilebilir. Gürcükapı, Kongre Caddesi, Yunus Emre gibi belli başlı semtler ekonomik ömrünü tamamlamış binalarla dolu.
Bu yüzden ovalara açılmak yerine merkezdeki yapılaşmayı adam etmeye ihtiyaç var. Bunun ne kadar isabetli bir yaklaşım olduğunu anlamak için illa da deprem olması gerekmiyor, öyle değil mi?