Aklımıza her şey gelirdi de, marketlere ayçiçek yağı için hücum edileceği gelmezdi…
Sanırsınız ayçiçek yağı ile duş alıyor insanlar…
Yani olabilir mi böyle bir saçmalık?
Aklımız almıyor bunu…
Vallahi de almıyor, billahi de almıyor…
Bu mevzu aklımıza neyi getirdi, biliyor musunuz?
Salgın döneminde hani ilk kez sokağa çıkma yasağı ilan edilmişti de, insanlar marketlere akın etmişti ya, o günler geldi…
Her bir amca vardı, gündem olmuştu…
Luppo mudur, hoppo mudur nedir, kasa kuyruğunda onlarla görüntülenmişti…
Herkes bir ağızdan ne demişti?
-Amca! Luppo olmadan da yaşayabilirdin!
Şimdi aynı durumu ayçiçek yağı vesilesiyle yaşadık…
Şimdi sormak lazım yağ için kuyruğa giren aklı evvellere:
-Ayçiçek yağı için hücum etmeseydiniz, ölür müydünüz?
Bu kadar mı önemli ayçiçek yağı?
Bu kadar mı olmazsa olmazımız bizim?
Nedir öyle yağ kutularına üçer-beşer saldırmak, talandan mal mı kaçırıyorsunuz siz?
Neymiş, yağsız kalacakmışız!
Alın size yağsızlık şimdi…
Marketlere hücum ederek, fırsatçıların ve istismarcıların ekmeğine yağ sürdünüz ya; helal olsun!
Yüzünüz ak olsun!
Marifetiniz var olsun!
Ve dün sabah…
Evden çıktık, genç bir hanımefendi elinde beşer litrelik üç kutu ayçiçek yağı ile marketten dönüyor…
Aracımızı durdurduk, camı açtık ve dedik ki:
-Abla 3 kutu az olmuş, keşke 5 kutu alsaydınız!.. O değil, şimdi açlıktan falan ölürsünüz de…
Afalladı önce, sonra camı kapatıp yola devam ediyorduk ki, arkamızdan bağırdı:
-Seni şikayet edeceğim, plakanı aldım!
Düşünebiliyor musunuz?
Ayçiçek yağı olmadan aç kalacağını düşünecek kadar korkak, ama söylediklerimiz zoruna gitmiş olduğundan bizi şikayet edeceğini söyleyecek kadar da onurlu bir hanımefendi…
Ne diyebiliriz ki?
Yazıklar olsun!