Takvimler 26 Mayıs 2023’ü gösteriyordu, günlerden de Cuma’ydı…
Gazetemizde yaptığımız haber analizde, Erzurum’un Bakanlar Kurulu’nda temsil edilmesi yönündeki gerekliliğe dikkat çekmiş ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu beklentiyi kesinlikle karşılayacağı tespitinde bulunmuştuk…
Takip edenler mutlaka hatırlayacaktır…
Bakanlar Kurulu’nda yer verilmesi gereken isimleri sıralarken Prof. Dr. Yusuf Tekin ismine de yer vermiş, ilateven bu isimle ilgili bir de Milli Eğitim Bakanlığı vurgusunda bulunmuştuk…
Nitekim Kabine açıklandı ve Erzurumlu Prof. Dr. Yusuf Tekin Milli Eğitim Bakanı olarak atandı.
Öncelikle hayırlı olsun!
Ve altını da çizelim ki, bir husus yanlış anlaşılmasın!
Yusuf Tekin ismini gündeme getirirken, -haşa!- gaybı bilmedik, imkan dahilinde olsa bile birilerinden yahut bir yerlerden haber de almadık… Biz sadece kumaşa baktık ve bir tespitte bulunduk…
Dedik ki:
-Yusuf Tekin, Milli Eğitim Bakanlığı yapabilecek bir isimdir…
Bu aslında nedir, biliyor musunuz?
Dadaş’ın sahip olduğu potansiyeli farkedebilmek ve bu potansiyele sahip çıkabilmektir…
Bizim buralarda yere batasıca bir alışkanlıktır ne yazık ki!
Bizden olanı pek sevmeyiz biz…
Bizden birilerinin yıldızı ne zaman parlasa, anında bir kulp takar, deyim yerindeyse kuyruğa teneke bağlarız…
Bizde eleştiri kültürü bile yerleşmemiştir, hatta ve hatta olgunlaşmış bile değildir…
Sırf bize bir faydası olmadığı için yerden yere vurduklarımız da vardır, kendi geleceğimiz açısından tehlikeli gördüğümüz için kıyasıya linç ettiklerimiz de vardır…
Başka vilayetlerde durum kesinlikle farklıdır ya da Erzurum’daki gibi değildir en azından…
Bakın, sizinle herhangi birisi olarak değil, bir gazeteci olarak çok ilginç bir tüyoyu paylaşalım madem…
Misal, Erzurum’da bir siyasetçi, bir belediye başkanı, bir bürokrat ya da ne bilelim yetki sahibi herhangi bir isim sürekli dile dolanmaya başlamışsa, bilesiniz ki o işin altında mutlaka bir çapanoğlu vardır…
O isim ya birilerinin ayağına basmış, ya birilerinin çıkarına ters düşmüş ya da birilerinin çapsızlığını ortaya çıkardığından potansiyel bir tehlikeye dönüşmüştür…
Böyle bir durumda ne yapılmalıdır?
Derhal karalanmalı ve çamur atılmalı, haysiyet cellatlığı yapılmalı, çeşitli operasyonlar çekilmeli ve o isim bir an önce tehdit olmaktan çıkartılmalıdır…
Çok ilginç, öyle değil mi?
Evet ama maalesef işler bu memlekette tam da böyle yürüyor…
Uzun sözün kısası, biz ne zaman kazanan taraf oluruz, biliyor musunuz?
Bizden olanı sevdiğimiz, bizden olana sahip çıktığımız ve “vardan fayda vardır” diyerek; haseti, husumeti, çirkinliği ve çirkefliği elden bıraktığımız zaman…