Zehirleniyoruz!

Sosyal medyayı kontrol altına alın diyoruz, duyan yok!
Ne idiği belirsiz paylaşımlar tesadüfen yapılmıyor, sistemli, bilerek ve istenilerek dolaşıma sokuluyor diyoruz, ilgilenen yok!
Alın size bir rezalet daha!
Ve her ne hikmetse bu rezalet, öteden ya da evvelden beri değil, özellikle son haftalarda yaşanıyor… 
Sokaklarda elde mikrofon bazı çomarlar dolaşıyor… 
Söyleşi yaptıkları genç kız ya da erkeklere önce evli olup olmadıklarını, eğer değilseler bu kez de sevgililerinin bulunup bulunmadığını soruyorlar… 
Cevap “Evet” ise… 
Hemen ardıdnan ortak arkadaşlarının olup olmadığını soruyorlar… 
Cevap “Evet” ise…   
“Güven testi yapalım mı?” diyerek, o ortak arkadaşları telefonla aratıp, ilanı aşk ettiriyorlar… 
Telefonun diğer ucundaki ortak arkadaş eğer şeref sahibi ise, zaten postayı baştan koyuyor ve bu sözde ilanı aşka sert bir tepki gösteriyor… 
Ama yooook!
O ortak arkadaş namussuzun önde gideniyse, arkadaşının karısı, nişanlısı ya da sevgilisiymiş hiç farketmiyor ve anında bu rezaletin bir parçası oluyor… 
Şimdi!
Bu paylaşımlara ister gerçek deyin, ister kurgu deyin, hiç farketmez! 
Burada asıl mesele, toplumsal yapıya verilmek istenen zarar ve bilinçaltına yönelik olarak düzenlenen korkunç operasyondur… 
Daha açık bir ifadeyle şunu telkin ediyorlar: 
- Arkadaşlarınızın eşlerine ya da sevgililerine ilgi duyabilirsiniz, bu gayet doğaldır… 
Bu namussuzluğu kanıksatmak istiyorlar… 
Bu şerefsizliği sıradanlaştırmak ve herkes için sıradan hale getirmek istiyorlar… 
-Yani siz bunu yine de bir düşünün!
-Hemen olmaz demeyin!
-Tamam, ama aklınızın bir köşesinde de bulunsun! Demeye getiriyorlar… 
Tıpkı bundan seneler önce “Aşkı Memnu” adı verilen zehirli tohumları ekranlardan üzerimize saçtıkları gibi… 
Bakın, toplum ne hale geldi? 
Rezillikte ve rezaletle neredeyse kendimizle yarışır hale geldik… 
Siz zannediyor musunuz ki bunların hepsi birer tesadüf? 
Değil, tesadüf falan değil! 
Bunlar, Türk toplumunu çürütmeye yönelik operasyonların takendisi…
Bunlar, Türk aile yapısını zayıflatmaya giden yolun köşe taşları… 
Sahi!
Bunları hep söylüyoruz, yazıyoruz, çiziyoruz da, ne değişiyor sanki?
Hiç işte… 
Zehirleniyor ve zehirlenmeye de devam ediyoruz…